Üçüncü yol: Ortak vatan iki eyalet…

İsrail – Filistin sorununa  

“iki devletli çözüm planı” yürümüyor. 

Buna karşılık İsrail’de ve Filistin’de “barış savunucusu” genç nesil “üçüncü yolu” önermekteler. 

Çatışmanın bitişinin “ertesi günü” devreye girmek ve diyaloğun bir parçası olmak istiyorlar. 

İsrail barış savunucularının başında olan May Pundak avukat. 

İnsan hakları savunucusu… 

30 yıldır durmuş olan “Oslo sürecini” yenilemek istiyor. 

Ama “iki devletli çözüm” olarak değil. 

Çünkü o planı “2.0” diye tanımlamakta. 

“Bunu kırık kalple söylüyorum, boş bir kabuğa dönüştü” diyor. 

Ve… 

Bu söylemini şöyle açıyor: 

“Filistinliler için özgürlük ve kurtuluş vaadi olarak başladı ama çoklu baskı sistemlerine, umut, vizyon, gelecek eksikliğine dönüştü.” 

İsrail’i Batı Şeria’dan  

ayıran diğer taraftaki Filistinli  

39 yaşındaki aktivist Rana Salman’da, May Pundak’ın “üçüncü yol çözüm tasarımını” paylaşıyor. 

Ayrılık Değil, Ortaklık: “Herkes İçin Bir Ülke”nin Canlandırıcı Vizyonu.

ÜÇÜNCÜ YOL FORMÜLÜ  

Logosunda İbranice ve Arap harfleriyle “Herkes İçin Bir Ülke (A Land For All)” yazan örgütü her iki kadının da başını çektiği “barış” grupları desteklemekte. 

Parola “Ayrılık Değil Ortaklık…” 

Peki bu başlıkların altını nasıl dolduruyorlar? 

“Barış için savaşanların eş yöneticisi” Rana Salman şöyle açıklıyor: 

“Kabul etsek de etmesek de birlikte yaşıyoruz. Birlikte çalışıyoruz. Karışık şehirlerimiz var. 

Her zaman tek devlet, iki devlete takılı kaldık. Üçüncü bir çözüm bulunmalı. Bu da mümkün.” 

Rana Salman “İsrailliler, Holokost’tan bu yana ilk kez Filistinlilerle aynı acıyı hissediyorlar. Bu da İsraillilerin ve Filistinlilerin üçüncü yolu kabul edebilecekleri bir psikolojik ortam” görüşünde. 

Grubun İsrailli ve Filistinli üyeleri geçenlerde bir araya geldiler. 

Durumun “acı verici ama ilham verici de olduğu” görüşüne vardılar. 

ORTAK VATAN 

May Pundak “üçüncü yolu” şöyle tanımlıyor: 

“Çözüm ne tek bir devlet, 

ne de basit bir ikiye bölünme… 

Bunun yerine ORTAK BİR  VATANDA BİRLEŞMİŞ İKİ EYALET…” 

İki dünya savaşında karşı karşıya gelen Fransa ve Almanya nasıl Avrupa Birliği’nde bir araya gelebildiler? 

80 yıl önce Almanların, Fransa’da iş yapacağını, Fransa’da ev alıp orada yaşayacağını ve aynı şeyin Fransızlar için de söz konusu olabileceğini kim düşünebilirdi? 

Ama oldu. 

Bir tür konfederasyon… 

■ İsraillilerin ve Filistinlilerin iki eyalette de serbest dolaşım hakları olacak. 

■ İnsan hakları, doğal kaynaklar ve ekonomik işbirliği gibi konular“ortak kurumlarda” ele alınacak. 

■ İsrail’de yaşayan Filistinliler, Filistin seçimlerinde oy kullanabilecek… 

■ Filistin’de yaşayan İsrailliler de İsrail’de  

oy kullanabilecek.  

■ Kudüs“ortak başkent” olacak.  

■ Kutsal mekanlar“dini temsilcileri de içeren uluslararası bir otorite” tarafından yönetilecek. 

Yaser Arafat, Şimon Perez ve İzak Rabin’e Nobel Barış Ödülleri verildi.

BARIŞÇI BİR BABA 

May Pundak’ın küçüklüğünden  

itibaren Filistinlilerle barış havasında büyüdüğünü belirteyim. 

May Pundak 1990’ların başında babasının sık sık uzakta olduğu zamanlar, onun İsrail için çok önemli ve özel bir  

göreve gittiğini biliyordu. 

Görev öylesine “gizliydi” ki okuldaki, mahallesindeki arkadaşlarına bu konuda tek kelime etmemesi için sıkı sıkıya tembihlenmişti. 

Babası General Pundak, Oslo’da “Filistinlilerle gizli görüşmeleri yürüten” İsrail grubundaydı. 

Filistinliler de bu Oslo sürecini sızdırmadılar. 

Sonuç… 

Başarılı oldu. 

Beyaz Saray’da Filistin’i temsilen Yaser Arafat ve İzak Rabin ile el sıkıştılar. 

Ortalarında ABD Başkanı Clinton vardı. 

Bu anlaşma “Oslo I” adıyla tarihe geçti. 

İsrail Başbakanı İzak Rabin’e, Yaser Arafat’a ve o süreçteki İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Perez’e “Nobel Barış Ödülü” verildi. 

Ancak… 

Anlaşma pratikte yürümedi. 

Başbakan İzak Rabin bu anlaşmayı imzaladığı için Yigal Amir adlı aşırı sağcı bir İsraillinin kurşunlarına hedef oldu, öldürüldü. 

(O zamanlar İzak Rabin’i tehdit edenlerden biri şimdi İsrail hükümetinde ulusal güvenlik bakanı Ben Gvir.) 

Oslo süreci geri vitese takıldı. 

May Pundak’ın babası Genaral Pundak savaşlarda da büyük başarılara imza attı. 

Sonrasında 3 ülkede İsrail büyükelçiliği yaptı. 

İsrail’in Oslo grubunun baş müzakerecisi Uri Savır’di. 

“Süreç” adlı kitabında Filistinli grubun başındaki  

-Abu Ala- lakaplı  

Ahmed Kurei ile şu diyaloğunu yazdı: 

Kurei şöyle demiş: 

“Sorunun köküne ulaştığımıza inanıyorum. 

Sizi reddetmemizin bize özgürlük getirmeyeceğini öğrendik. 

Buna karşılık bizi kontrol etmenizin de size güvenlik getirmeyeceğini görebilirsiniz. 

Barış, eşitlik  

ve işbirliği içinde yan yana yaşamalıyız.” 

Her iki  

“barış insanı” da  

Oslo görüşmelerinden sonra dostluklarını sürdürdüler. 

Savır geçen yıl, Kurei ise bu yıl öldüler. 

BITAHON 

Şimdi iki tarafın da genç nesilleri onların “barış misyonlarını sürdürmek”, savaşın noktalanmasından sonra “yeni düzen” görüşmelerinde yer almak istiyorlar. 

“Bitahon” İbranice “güvenlik” anlamına gelen bir kelime. 

Sorunun da çözümün de kökü aynı. 

İsrailliler ancak “kabul” ve “güvenlik (bitahon)” bulduğunda Filistinliler “özgürlük” kazanacak. 

İki tarafta da bunu görmeli.  

Daha önceki yazılarımdan birinde Yahudi ve Müslüman Filistinlilerin hâlâ birlikte, barış ve bir aile ortamında yaşamayı sürdürdükleri “barış köyünü” anlatmıştım. 

Bu yazımda da yansıttığım “herkes için bir ülke (A Land For All)” örgütü ve onun eş başkanları olan genç kadınlar da şu karanlıkta Çetin Altan’ın söylemiyle “bir avuç gökyüzü” umudu veriyorlar. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir